Grup Terapisi - Adana Psikolog

Grup Terapisi

Merhaba! 😊 Hayat bazen öyle bir hale geliyor ki, kafamızın içindeki düşünceler adeta bir pinpon maçı gibi oradan oraya çarpıyor. “Acaba bunu mu yapsam?”, “Ya şöyle olursa?”, “Niye böyle hissettim ki?” derken, zihnimiz kendi kendine bir labirente dönüşüyor. İşte tam bu noktada, bilişsel yaklaşımla grup terapisi devreye giriyor. Hem zihnimizi anlamak hem de başkalarıyla paylaşarak hafiflemek için harika bir yol. Gel, biraz çene çalalım, bu işin sırrını çözelim!

Bilişsel Yaklaşım Ne Diyor?
Önce şu bilişsel meselesinden bahsedeyim. Bilişsel terapi, kabaca, düşüncelerimizin duygularımızı ve davranışlarımızı şekillendirdiğini söylüyor. Mesela, bir arkadaşın mesajına cevap vermedi diye hemen “Beni sevmiyor galiba” diye düşünüyorsan, bu seni üzüyor ve belki de ona mesafeli davranmana sebep oluyor. Ama ya sadece meşguldüyse? İşte bilişsel terapi, bu otomatik düşünceleri yakalayıp sorgulamayı öğretiyor. Grup terapisi ise bunu bir adım öteye taşıyor: Seninle aynı yolda yürüyen insanlarla birlikte bu düşünceleri masaya yatırıyorsun.

Geçenlerde bir arkadaşım grup terapisinden bahsetti. Kaygı problemiyle mücadele ediyordu ve sürekli “Herkes beni yargılıyor” diye düşünüyordu. Grup terapisine katıldığında, bir seansta bunu paylaşmış. Meğer gruptaki başka biri de aynı şeyi hissediyormuş! Terapist, bilişsel yaklaşımla onlara şu soruyu sormuş: “Bu düşüncenin kanıtı ne? Herkesin seni yargıladığına dair ne gördün?” Birlikte konuşurken fark etmişler ki, bu düşünce daha çok kendi iç seslerinden geliyor, gerçek bir kanıttan değil. O an, arkadaşımın yüzündeki rahatlama görülmeye değerdi. Grup, sadece destek olmakla kalmıyor, aynı zamanda zihnindeki o “otomatik” düşünceleri sorgulamak için bir ayna tutuyor.

Grup Terapisinin Bilişsel Sihri
Grup terapisinin en güzel yanı, yalnız olmadığını hissettirmesi. Bilişsel yaklaşımda, genellikle olumsuz düşünce kalıplarını (mesela, her şeyi siyah-beyaz görmek ya da felaket senaryoları yazmak) tespit etmeye çalışırsın. Ama bunu tek başına yapmak bazen zor. Gruptaysa, bir başkası senin hikayeni dinleyip “A, ben de aynısını yapıyorum!” diyor ve birden o düşüncenin ne kadar yaygın olduğunu fark ediyorsun. Mesela, bir seansta biri “Toplantıda konuşursam rezil olurum” demiş. Grup, bu düşünceyi sorgulamış: “Daha önce konuşunca ne oldu? Gerçekten rezil mi oldun?” Adam düşünmüş, “Aslında kimse fark etmedi bile.” Bu, bilişsel yaklaşımın gücü: Gerçekle hayali ayırmak.

Bir de gruptaki çeşitlilik var. Herkesin hikayesi, bakış açısı farklı. Diyelim, sen sürekli “Başarısızım” diye düşünüyorsun. Gruptaki biri çıkıyor, kendi başarı hikayesini anlatıyor ve sen “Dur, belki ben de kendime haksızlık ediyorum” diyorsun. Arkadaşım, grup sayesinde “Her hatam felaket değil, öğrenme fırsatı” demeyi öğrendi. Terapist rehberliğinde, grup üyeleri birbirine hem destek oluyor hem de bilişsel çarpıtmaları (yani zihnin oynadığı oyunları) fark etmelerine yardım ediyor.

Neler Bekliyor Seni?
Grup terapisine ilk gittiğinde, “Tanımadığım insanlara ne anlatacağım?” diye çekinebilirsin. Normal, hepimiz öyleyiz! Ama bilişsel yaklaşımla ilerleyen gruplar, çok güvenli bir alan sunuyor. Terapist, herkesin saygılı bir şekilde katılmasını sağlıyor. Genellikle seanslar, bir tema etrafında dönüyor: Mesela, “Bu hafta hangi düşünce seni zorladı?” Herkes sırayla paylaşıyor, sonra birlikte o düşünceleri inceliyorsunuz. “Bu düşünce ne kadar gerçekçi? Başka nasıl bakabiliriz?” gibi sorularla, zihnini yeniden şekillendirmeye başlıyorsun.

Benim tanıdığım biri, grup terapisine katıldığında başta sadece dinliyordu. Ama birkaç seans sonra, “Patronumun bana kızdığına eminim” diye bir düşüncesini paylaştı. Grup, ona “Patronunun yüz ifadesi mi, yoksa senin yorumun mu bu hissi yarattı?” diye sordu. Meğer patron sadece yorgunmuş, olay kişisel değilmiş! Bu, bilişsel yaklaşımın grup terapisindeki mucizesi: Hem kendi düşüncelerini sorguluyorsun hem de başkalarının deneyimlerinden öğreniyorsun.